Süleymanpaşa Ziraat Odası Başkanı İmdat Saygı; “Üretici olarak ayçiçeğinde hüsrana uğradık. Bilindiği üzere bu yıl çoğu alanda ayçiçeği ekiminden sonra yağış alamadık, mevsim kurak geçti. Ayrıca erken ekim yapılan alanlarda mildiyö (köse) hastalığı görüldü, arkasından bazı bölgelerde çayır tırtılı ayçiçeği tarlalarını istila etti. Bunun karşılığında biçim yapılan bazı alanlarda geçtiğimiz yıllara göre verimler düşük kaldı.
Bölgemizde hasadın %60’nın tamamlanmasına rağmen fiyatlar daha yeni açıklanmış olup, birlikler tarafından açıklanan fiyatlar üreticilerin beklentilerini karşılamadı. Geçen yıldan bu yana %300 ile %400 oranında zamlar görmüş olan girdiler ile üretim yapmaya çalışan çiftçilerimiz ayçiçeğinde umduğunu bulamadı. Maliyeti 11 liraları bulan ayçiçeği fiyatının en az 15 lira olmasını bekliyorduk.Bu durumda devletimiz buğdayda olduğu gibi ayçiçeği fiyatlarına da el atmalı ve açıklanan fiyatı güncellemelidir. Verilen prim desteği en az 2.50 lira , bire iki buğday – ayçiçeği parametresine göre de ayçiçeği fiyatı en az 15 lira olmalıdır” dedi.
Pandemi ve Rusya – Ukrayna savaşında da ayçiçeği yağının ve diğer gıdaların önemini ve teminindeki sıkıntıları hepimiz yaşayarak gördük ve bu gidişle uzun bir süre de artarak görmeye devam edeceğiz. Çiftçiyi üretime küstürmemek gerek. Maliyetini karşılayamadığı ürünü üretmek kim ister! Emeğini saymıyorum bile, bu yüzden üretimi desteklemeli çiftçiyi küstürmemeliyiz.
Üzüm Bağları Sökülmeye Mahkum Bırakıldı
Üzüm üreticisi de isyanda. Türkiye’de köylünün, çiftçinin sorunları bitmek bilmiyor. Yetiştirdikleri ürünlerin maliyetleri her gün katlanırken satış fiyatları günden güne aşağı düşüyor. Tekel’in özelleşmesi ile birlikte üzüm üreticisinin ipi çekildi. Tabi özelleştirilme olunca ve rakip de olmayınca fabrika ürünü istediği fiyata alıyor. Üretici sattığı ürünün fiyatını bilmemekle beraber alıcı bile bulamıyor. Hatta sumoluk olarak alınan üzümün fiyatı 2.25 TL ile bu iş nasıl olacak. Bu gün en az 250 lira olan işçilik ücretiyle, üzerine üretim maliyetlerini de koyduğumuzda üreticinin bağları sökmekten başka çaresi kalmıyor. Bir de üstüne üzüme destek yok. Bu durumda Devlet bize üretin mi demek istiyor üretmeyin mi? Yorumu sizlere bırakıyorum.
Üzüm üreten üreticilerin üzümlerini işleyip satabilecekleri yasal düzenlemeler yapılmalı ve ürünlerini işleyerek satmaları konusunda teşvikler verilmelidir.Üzüm bağlarında bağ bozumunun yapıldığı bu günlerde gerekli önlemler alınmazsa bağlar bir daha yeşermememek üzere sökülecektir.
Hayvancılık İse İçler Acısı
Acilen süt üretimine, küçükbaş, büyükbaş hayvancılığa da müdahale edilmelidir.Artan maliyetler yüzünden süt üreticilerimizden çoğu, hayvanlarını kesime vermiştir. Bölgemizdeki süt üreticilerinde de son 10 yılda yüzde 30 azalma yaşanmıştır.
Bu kötü gidişat, süt ve süt ürünleri üretimi kadar ileride büyükbaş et üretimini de olumsuz etkileyecektir. Hayvancılıkta tehlike sinyalleri çalarken, çiğ süte zam yapılırsa, yeme de zam yapılır mantığıyla hareket etmeye devam edilir ve çiğ süt üreticisi daha fazla baskı altına alınırsa Türkiye’de çok yakın zamanda süt kriziyle karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdır” şeklinde konuştu.