20.09.2024

“Çocukların Haklarını Korumak Hepimizin Ortak Sorumluluğudur”

19, Eylül 2024 Perşembe
Bu haber kez okundu


Tekirdağ Kadın Dayanışma Platformu,çocuk istismarı ve çocuk cinayetlerine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Malkara’da darp edilen ve istismara uğrayan 2 yaşındaki Sıla bebek ile Diyarbakır’da katledilerek, çuval içerisinde dereye bırakılan Narin için tek ses olan Tekirdağ halkı, çocukların korunması için gerekli her türlü önlemin alınması adına toplumun her kesimini ortak hareket etmeye davet etti.

Hasan Ali Yücel Meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasında grup adına Tekirdağ Büyükşehir Kent Konseyi Başkanı Berrin Başol, konuştu.

“Bir toplumun en değerli varlıkları olan çocuklarımızın maruz kaldığı her türlü şiddet, istismar ve cinayet hepimizi derinden sarsmaktadır” diyen Başol, çocuk istismarı ve çocuk cinayetlerinin, sadece bireylerin değil, bir toplumun ahlaki ve vicdani çöküşüne işaret eden acı gerçek olduğuna dikkat çekti.

CEZASIZLIK KATİLLERİ CESARETLENDİRİYOR

Bu tür olaylar karşısında sessiz kalmak, insanlık değerlerine sırt dönmek demek olduğunu aktaran Başol, “Bilip de susmak suça ortak olmaktır, Hepimiz, bu suçlara karşı birlikte mücadele etmeli ve çocuklarımızın güvenliğini sağlamak için daha güçlü adımlar atmalıyız. Cezasızlık katilleri cesaretlendiriyor; her gün çocuklara,kadınlara karşı bir suç işleniyor.Bizler, çocuk istismarına ve cinayetlerine karşı daha caydırıcı ve etkili yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Yalnızca cezaların artırılması değil, bu suçları önlemeye yönelik kapsamlı eğitim ve bilinçlendirme kampanyalarının da acilen devreye sokulması gerektiğine inanıyoruz. Şiddeti önleyecek olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun da İstanbul Sözleşmesi de etkin uygulanmalı, katiller hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır. Çok üzgünüz çok öfkeliyiz ama eşit, özgür ve yaşanılır bir dünya için mücadelemizi daha da büyük bir kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Toplumda çocuklara yönelik şiddetin hiçbir bahanesinin olamayacağını bir kez daha güçlü bir şekilde vurguladıklarını belirten Başol, Aileler, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları ve devlet, hep birlikte çocuklarımızı bu tür tehditlerden korumak için daha güçlü bir iş birliği içinde olmalıdır. Her birey, çocukların yaşam haklarını ve güvenliklerini savunma sorumluluğunu taşımaktadır. Unutmayalım ki, bir çocuğun daha bu vahşete maruz kalmaması için her birimizin elini taşın altına koyması gerekmektedir.Bu trajedilere karşı sessiz kalmayacağız. Çocuklarımızı koruyacağız, adaletin yerini bulması için mücadele edeceğiz. Hep birlikte daha güvenli ve mutlu bir gelecek inşa etmek için çalışacağız” şeklinde konuştu.

“SUSMAK, HER KAYIPTAN SORUMLU OLMAKTIR”

“Bir ülkede kadınlar , çocuklar ve hayvanlar öldürülüyorsa o ülkenin geleceği katledilmiş demektir. Susmak, her kayıptan sorumlu olmaktır” diyen Başol, “Narin’in öldürülmesi 7’den 70’e hepimizin yüreğini dağladı. Bizler bu acılara yabancı değiliz. Benzer acıları kaybettiğimiz başka çocuklarda da kadınlarda da yaşadık. Narin’in acısı yüreklerimizi dağlamış, vicdanlarımızı kanatmışken 2 yaşındaki Sıla’nın istismar sonrası entübe edildiği haberi sözün bittiği yer oldu. Tacize, tecavüze uğrayan çocuklarımız maalesef en yakınları tarafından katlediliyor” şeklinde konuştu.

Bir çocuk neden öldürülür, neden kaybedilir, 20 haneli bir köyde bir çocuk 19 gün neden ve nasıl bulunamaz? Neden yayın yasağı getirilir? Sorularını yönelten Başol, Narin in kayboluşu ve bulunamayışı nasıl bir Türkiye’ de yaşamak zorunda bırakıldığının açık bir belgesi olduğunu kaydetti.

“ Çocuk ölümlerinde, kadın ölümlerinde katil yandaşsa hele, katilin korunacağını Rabia Naz’dan öğrenmiştik, Ensar Davası’ndan, Aladağ’da yanan kız çocuklarından biliyorduk. O nedenle 19 gün boyunca her gün daha yüksek sesle sormaya devam ettik” diyen Başol, şunları kaydetti:

“Narin Güran nerede?” Ataerkil zihniyet, tarikat, ataerkil sistem hep birlikte bir çocuğu daha kaybetti.8 yaşında öldürülen 19 gündür kayıp bedeni bir torbada bulunmuş bir kız çocuğunun ardından. Aileden 23 kişi şüpheli olarak gözaltındayken. Yayın yasakları ile gizlilik kararları ile eril şiddetin üstünü örtemeyeceksiniz. Aile ve sosyal politikalar bakanına soruyoruz ‘Aile içinde kadına, çocuğa yönelen ataerkil şiddeti ‘güçlü kutsal aile söylemleri ile savunmaya devam mı edeceksiniz?’ Şüphelilerin hepsi Narin’in en yakınındaki kişiler. Kız çocuklarının cenazelerinin üzerine gelinlik örterek kutsal aile içindeki şiddetin üstünü örtmenize izin vermeyeceğiz’Narin doğduğu evde ve doğduğu aile tarafından katledildi.Narin’in öldürülmesi saklanan örtbas edilen sindirilerek yok edilen, başka ölümleri de gün ışığına çıkardı. Narin’in ablası da ölmüştü, bir kuzeni intihar sonucu öldüğü söyleniyor, bir diğer kuzeni intihar etmeye çalıştı ve engelli biri olarak yaşamaya çalışıyor. Bu gerçekler Narin’in katledilmesi ve bunun peşini bırakmayan kadınlar sayesinde ortaya çıktı. geldiğimiz Türkiye bu. bakanlık nerede, koskoca kurumlar nerede, yargı ve kolluk nerede diye artık sormayacağız. Narin’in kaybolmasından sonra gerekli tedbirler alınmadı, arama çalışmalarında AKP’li bir milletvekili “Aileyle 40 yıllık dostluğumuz var diyerek” açıkça faillere referans oldu.Bilmedikleri ise kadınlar direnmeye ve birbirleri ile dayanışmaya ve birbirlerine güç olmaya devam edecekler. Kendi yaşam hakkımızı kimseye emanet etmeyeceğiz ve kimseden yaşam hakkımız için izin istemedik, istemeyeceğiz de. Tüm kadınlara çağrımızdır kendimizi ve yanımızda olan her kadının gözü kulağı ve sesi olacağız. Zira yaşam hakkımızı, en temel haklarımızı güvence altına alacak hiçbir kurum YOK! Yaşamak ve birbirimizi yaşatmak için direneceğiz ve kendimizi savunacağız. Çocuklarımızın korunması için gerekli her türlü önlemin alınması adına toplumun her kesimini duyarlılığa ve ortak hareket etmeye davet ediyoruz. Çocuklar bizim geleceğimizdir ve onların haklarını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur. Ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ” Vatanı korumak çocukları korumakla başlar” sözünü rehber edinen bizler bir Narin ve Sıla olayı daha yaşanmaması için çocukları da, kadınları da , doğayı da, hayvanları da Tekirdağ Kadın Dayanışma Platformu olarak her türlü mücadeleyi büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın İl Müdürlüklerinin koruma altına aldığı çocukları ailelerine teslim etme kararı almadan önce ebeveynlerin geçmişini ve bağımlılıklarını titizlikle araştırılması gerektiği vurgulanan açıklamada, “Bizler, bugün burada Sıla’nın özbeöz anneleri, teyzeleri, ablaları olarak varız. Sıla hepimizin kızıdır. Sıla Tekirdağ’ın evladıdır. Sıla ve tüm çocuklar için var olmaya devam edeceğiz” ifadeleri yer aldı.

Basın açıklamasına, CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Tekirdağ Baro Başkanı Egemen Gürcün, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar, çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri katıldı.

facebook twitter youtube google+ feedburner
Yazar: Haber Merkezi
sanalbasin.com üyesidir