Prof.Dr.Sevil Atasoy bir makalesinde; “Hayvana fena muamele ile mücadelenin hayvan hakkının ötesinde, bir insan hakkı olduğunu söylüyorum. Çünkü hayvana şiddet gösterenin, insana şiddet gösterdiği sayısız bilimsel yayınla kanıtlanmıştır.
Bunu fark etmiş ve mahkum edilmiş olmasalar bile, hayvanlara kötü davranmakla suçlanan vatandaşlarının ad ve adreslerini internet sitelerinde yayınlayan ülkeler var.
Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunanların DNA bilgileri pek çok ülkenin DNA bankasında, tıpkı insana saldıranların ki gibi korunuyor” diyor.
Atasoy’a tamamen katılıyorum. Hayvana şiddet gösterenlerin, insana şiddet göstermeleri pek yadırganamaz. Öldürenlerin, bu eylemlerini sosyal medyada yayanların, sürekli kontrol altında tutulması gerekli. Bir can almanın, hayvanı, insanı olmaz. Hatta kabahatler kanununa göre cezalandırılmak yerine, TCK’na göre cezalandırılıp, bedelini özgürlüğü kısıtlanarak ödemesi gerekli.
Son zamanlar da, hayvan katliamları ile ilgili haberler sıklaştı. Sosyal baskı olunca, bu caniler yakalanıyor, ifadeleri alınıyor ve serbest kalıyorlar. Pişkin, pişkin sırıtarak yürüyüşleri insanın içini kanatıyor. Ama onların vicdanı hiç sızlamıyor. Çünkü yok, gelişmemiş.. Peki, hayatlarının bundan sonraki bölümünde ne yapacaklar? İşte bu çok önemli. Hiç bir suçu olmayan onlarca köpeği zehirleyerek öldürecek, yine onlarca köpeği poşetlere sararak boğarak öldürecek kadar, nefret yüklü bu yaratıkların, serbest kalırken sırıtarak mutluluklarını gösteren bu yaratıkların hayatlarının devamın da bu eylemlerini tekrarlamayacaklarını nereden biliyoruz? Sonuçta, tüm basında yer aldılar, o kıt akıllarıyla şimdi kendilerini kahraman hissediyorlar! Ya bu nefretlerini insanlara çevirip, daha çok kahraman olmak isterlerse ne olacak? O yüzden çıkartın artık şu Hayvanları Koruma Yasasını.. Çünkü o YASA çıkarsa, tüm canlıları korumuş olacaksınız..
BEDİA İLERLER
Yazar: Haber Merkezi